ÖRGÜTLÜLÜK VE EYLEM
Bilgi çağının insanları bireyciliğe ittiğine ilişkin yığınla yazılar yayımlanıyor. Araştırmalarla desteklenen yazılarda tarım ve sanayi sonrası emek yoğun işgücünün yerini kişisel yetenekler, teknoloji, bilgi ve donanımın aldığı vurgulanıyor. Bir anlamda içinde bulunduğumuz bilgi toplumunun zenginlik kaynaklarını tarif ettiğimizde en değerli olanın -kolay ulaşılabilen ve kullanılabilen- bilgi olduğunu söyleyebiliriz.
İnsanlar yaşadığı çevreden, toplumsal yapılardan, dünyadaki tüm hareketliliklerden elbette ki etkileniyorlar. Yaşamımız bizleri etkileyen binlerce etmenle sürekli bir ilişki halinde. Ayrıca insan, yaşamının her evresinde bir gruba dâhil olmuştur. İnsanın bireysel yanı ne kadar etkin olsa da bağlı olduğu gruplara karşı sorumluluğunu hiçe sayması mümkün değildir. Hatta bireyin kişisel gelişmişliği grup içerisindeki sorumluluğunu arttıran bir başka gerçekliktir.
Tüm bu gelişmelerin ışığında örgütlülük, örgütlenmek, örgütlü toplumun eylemi, üyenin sorumluluğu ve etkinliği gibi tartışmalar gruplar içerisinde yapılmaktadır. Bir paradoks gibi gözükse de toplum, bireyci davranışları arttıkça, eskisinden daha fazla örgütlenmeye ilgi duymaya başladı. Tekil olmanın yarattığı psikoloji ile örgütlü yapılara katılmaya, burada kendini bulma çabasına girdi. Varlığını hissettirme güdüsü dokusunun tutmayacağı küçük gruplara bile katılmasını sağladı.
Sadece eczacılık özelinde olmayan bu genel gidişat her meslek veya her ilgi alanında irili ufaklı organizasyonlar olarak hayat buldu. Bunların birçoğu dernekler halinde örgütlenmelere dönüştü. Hiç örgütlü olmamak veya kendini mevcut yapıya ait hissetmemekten daha iyi bir hal olan dar örgütlenmelerin asıl olarak, bundan sonraki zamanda nasıl şekilleneceği çok daha önemli hale geldi.
Salt iktidar veya kişisel grupsal, fikirsel- bir örgütlenme baskısı üzerinden yapılacak organizasyonlar sadece magazinel yanımıza malzeme yetiştirmekten öteye gidemez. Bir çeşitlilik adına yapılacak girişimler, muhalefet oluşturarak zenginlik katma isteği, beğenmediğini düzeltmek adına irade göstermek, baskı unsuru olmak, yönetmeye talip olmak adına iktidarı istemek gibi anlayışlar; bulunduğu her alanın, grubun, mesleğin yapısının güçlenmesine fayda sağlar. Buradaki ince çizgiyi dar örgütlenmelere dâhil olan her kişinin iyi değerlendirmesi gerekir.
Teorik noktadan bakıldığında hayatın her alanında pembe veya simsiyah tablolar çizmek kolaydır. Önemli olan teoriğin pratiğine yakın olmasıdır. Örgütlenme yani bizdeki şekli ile mesleki örgütlenme çok önemli olduğu kadar tüm meslektaşların mesleki geleceğinin sigortasıdır. Mesleğimizin örgütleri ve üyeleri bugüne kadar önemli sınavlardan geçmiştir. Her defasında da sergilediğimiz birlik örnek gösterilmiştir. Bazen içinde olduğunuz durumu dışarıdan bir bakışla veya çevremizden örneklerle sentezlememiz daha doğrudur.
Bugünde bir sınav sürecindeyiz. İlacın ekonomisi üzerine oluşturulan gündem güncelliğini koruyor. Son aylarda yapılan toplantılar ile ilacın ekonomisine ilişkin oluşturulan genel politikalar etkin olmaya başladı. Fırsatçı yaklaşım sergileyen ilaç firmalarına karşı eczacıların gösterdiği ortak tavır takdir edilecek sonuçları beraberinde getirdi.
Bugün yaşadığımız deneyim aleyhimize çevrilen ilaç piyasası şeklinin normal hale getirilebileceğini de göstermiştir. Sektörümüzün önemli bileşeni olan ilaç sanayinin sadece kendi durumunu daha iyi halde tutmak adına tek taraflı uygulamaya soktuğu ticari ıskonto iptalleri bu çaba ile son vermesi sağlanacaktır. Sektörde biraz ilgisi, bağlantısı olanlar bilir ki, mevcut eczacı karı ile eczanelerin faaliyetini sürdürmesi imkânsızdır. İşletme karlılığı direk veya dolaylıda olsa bir şekilde işletmeyi sürdürebilecek oranda olmalıdır. Ülkemizin mevcut ilaç ekonomi politiği bir takım dengeler üzerine kuruludur. Bugünkü reaksiyonun nedeni, bu dengenin tek taraflı bozulmasına karşı yapıldığı unutulmamalıdır.
İlaç sanayi mevcut dengeleri ilk olarak SSKnın serbest eczanelere açılmasını sağlayan ortak protokol metnine uymayarak bozmuştur. Devamında da her fırsat bulduğunda kendine iyileştirmeler yapmıştır. Hükümetin sanayi ıskontosu gibi her taviz istemine karşı çıkmamış, nasılsa bunu eczacıdan kırpıyorum diye bakmıştır.
Uzun süre önce deşifre olan sanayinin tek yanlı yaklaşımı tepkiler almaya devam edecektir. AİFD gazete ilanları ile bize güvenin mesajı veriyor. Güven tek taraflı bir kavram değildir. Güven somut verilere de ihtiyaç duyar. Tek yanlı anlatım bilginin bu kadar kolay ulaşıldığı bir dönemde komik hale gelir.
Orijinal ilaçlarda imtiyaz hakkını ve fiyat belirlemedeki rekabetsiz durumunu göz ardı edemeyiz. Yıllarca ithal ürünlerdeki avantajlı mevzuat ile elde edilen rant unutulmamalıdır. Yarı fiyatından daha fazla indirilen ilaçtaki bu fiyat oranın anlamı nasıl izah edilebilir? Ticari ıskonto vermez iken sanayi ıskontosu nasıl çıkartılabiliyor? AİFD firmaları olarak jenerik ürün oranınızı açıklamanız gerekmez mi? Eşdeğer karşıtlığınız sadece bizim ülkemiz için mi geçerli? Eşdeğer ilaca karşıyız diyebiliyor musunuz?
Sonuçta serbest piyasa kurallarında tekil hale getirilmeye çalışılan meslek mensupları olarak tepkimizi vermeye devam etmeliyiz. Birliğimizin ve kurumlarımızın değerini bilerek hareket etmeliyiz. Örgütlerimizi, kendi değerlerimizi erozyona uğratacak hareketlere karşı tavrımızı göstermeliyiz. Hayatın her alanında özne olmayı tercih etmeliyiz.
Bugün eczane ekonomisi üzerine yapılan mücadelede irademizi eksik tutmamalıyız. Özellikle bazı eczacı odaları diğer bölgelerin verdiği mücadelenin olumlu sonuçlarından faydalanıyor. Kürsülerden hoş görünmek adına sanki yönetici olma sorumluluğu yokmuş gibi konuşma yapanlar, çıkan bölgesel sonuçlardan kendilerine pay çıkartmalıdır. Özellikle işin ekonomisi söz konusu olduğunda bunu iyi anlatmak için daha çok emek harcanmalıdır. Sadece söylemsel bir tavır ancak kendini ve çevreni tatmin için geçerli olabilir.
Söylemsel, kurumsal ve bireysel tavır bugünkü ortak eylemin temel argümanlarıdır. Satın alma tercihi tekil yapıldığından dolayı ortak faydanın bireysel tercih sonucu gerçekleştiğinin unutulmaması dileğiyle saygılar sunuyorum.
Ecz Burhanettin BULUT
Başkan