BU KADARI DA FAZLA

BU KADARI DA FAZLA

Ve rekabet kurumu buyurdu.
"…sözleşmelerde sabit oranda indirim belirlenmesi, eczaneler arasında olası bir rekabeti engellediği gibi kamunun ilaç bedeli yükünü arttırmaktadır…"
istenilen nasıl bir rekabet ise; hasta kuruma daha fazla ıskonto yapan eczaneyi tahmin edecek ve o eczaneyi tercih edecek. Bu sayede daha çok kamu indirimi sağlanacak ve devlet tasarruf sağlayacak! Katılım payı almayan veya iade eden eczanelerin yarattığı haksız rekabeti ile meydana gelen suiistimallerin ve verdiği zararların artan tüketimin hiç mi farkında değilsiniz?
Rekabet kurumunun yazısı bununla bitmiyor.
"…yatan hasta reçetelerinin eczaneler tarafından dönüşümlü karşılanması uygulaması da rekabet kurallarını ilgilendirmektedir… Bu reçetelerin temininde, eczanelerin hastaya ve kuruma daha iyi hizmet sunma anlamında yarışması beklenmeliyken, reçetelerin eşit dağıtılmasıyla böyle bir yarışa olanak tanınmamakta, yani rekabet kısıtlanmaktadır."
Rekabet kurumu bizi yatan hastaya hizmette yarıştırmak istiyor. Ancak adı üzerinde bu hasta yatıyor, nasıl hizmet alsın? Kuruma yani hastaneye iyi hizmet nasıl olacak bunu da anlamış değiliz. Burada da amaç tasarruf ise dönüşümlü sistemdeki yolsuzlukların önlenmesi en büyük tasarruf değil midir?

Serbest piyasa; her istenilenin yapıldığı, değer yargılarının olmadığı, kendi başına veya bir kurumun istediği ile gelişen Pazar Olgusu değildir. Hatta serbest piyasa da dahil olmak üzere hiçbir sistemde tam rekabetten söz edilemez.
Serbest piyasada tam rekabet ulaşılması istenilen bir hedef iken, bizim konumuz olan ilaç ise ürünün niteliğinden dolayı zaten "eksik rekabet"in alanına giriyor. İlaçta eczacı ve depocu kar'ını hatta satış fiyatını devlet belirliyor. Asıl önemlisi ise İlaç, tüketici yani hasta tarafından tercih edilen bir ürün değil, yani ilaç tüketim esnekliği olmayan bir ürün, tüketici talebi sıfır. Kullanılacak ilaç hastası adına doktoru tarafından seçilir. Bu anlamda İlaçta rekabetten bahsedilemez.

Rekabet kurulunun 2002 ve 2004 yıllarında gündemine gelen ilaçla ilgili alınan kararları tam sözleşmenin imzalanacağı arifede gündeme gelmesi ve Maliye Bakanlığına hatırlatma! yazısının yazılması çok anlamlı. Bir başka tesadüf de sağlıkta devleti soymanın 63 yolu haberinin tam da bugünlerde tekrar ısıtılıp gündeme getirilmesi. Bu haberde de eczacı ile ilgili söylenenlerin hepsi yalan. Provizyon sisteminde bunların hiçbirinin olması mümkün değil. Var ise de bu adi bir suçtur bunun için eczacı olmaya gerek yok ,yani eczacıya özel bir suç olmamasına rağmen eczacı hedef alınmıştır.

Özellikle son iki yıldır mesleğimizle ilgili çok önemli değişimler, değişiklikler yaşıyoruz. Bunların bir çoğuna istesek te istemesek te adapte oluyoruz. Ancak bu sözleşme maddesine ilave edilmesi istenilen "en az yüzde 3.5 ıskonto yapar" ilavesi bizim mesleğimizin temel değerine müdahale anlamına geliyor.

Odalar bu güne kadar hep tüm eczanelerin eşit şartlarda hizmet vermesi, haksız rekabetin olmaması ve etik değerleri koruma adına mücadele ettiler. Deontoloji ihlallerinin büyük çoğunluğu ekonomik rekabet nedenleriyle gerçekleşmektedir. Şimdi ise buyurun ne kadar ıskonto yaparsanız yapın serbestsiniz mi diyeceğiz. O zaman bizim örgütlerimizin tanımını, amaçlarını ve daha da önemlisi ismini değiştirmemiz gerekecek.
Bugün dün olduğundan daha çok tehdit altındayız. Sermaye grupları oldukça hareketli. Bizleri ıskonto rekabeti ile birbirimize vurdurup zincir eczanelerine alan açmaya çalışacaklardır. Sadece eczacılık hizmeti değil ülkenin tüm sağlık alanları tehlike altındadır.
Piyasacı anlayış sağlığı süratle özelleştirmeye, bir anlamda sermaye gruplarına teslim etmeye çalışmaktadır.

Eczacılığın hareketli günleri yarın da devam edecek, karşımıza çıkan her olgu da paniklememiz gerekmiyor çünkü daha neler göreceğiz.
OTC, tek tip sözleşme, G.S.S. vs.
Hepsinden önemli bir başka konu 6197 sayının yenilenmesi.
Ne acıdır ki TEB ve Odaların talebi ile değişmesi istenen yasamızı bugün tehlike olarak görmeye başladık.
Yaşamı bir mücadele olarak gördüğümüz, bir arada durduğumuz ve mesleğimize, ülkemize sahip çıktığımız müddetçe gelecek her zaman bizimle olacaktır.

Sevgi ve Saygılarımla

Başkan
Ecz. Burhanettin Bulut







13 Şubat 2006     Okunma Sayısı : 4563     Yazdır