"İLAÇ VE ECZACILIKTA GELECEK" ADLI PANELDE BAŞKANIMIZ BURHANETTİN BULUT'UN AÇILIŞ KONUŞMASI

     Bilimsel eczacılığın 167. yılında Adana  Eczacı Odası olarak 14 Mayıs eczacılık bayramını yine bir dizi etkinlikler ile kutluyoruz.

    14 mayıs etkinlikleri sayesinde sağlığa, ilaca, topluma ve siyasete ilişkin görüşlerimizi kamuoyuna aktarıyoruz. Meslektaşlarımızı bir araya getirecek aktivitelerde bulunuyoruz.

     Bugünde burada ilaç ve eczacılıkla ilgili ve ilaç ve eczacılığın geleceği ile ilgili panelimizde bir aradayız.

     Geçen yıl sayın Cengiz Celayir Eczacılığın gelecek 20 yılı çiziliyor demişti. Aradan 1 yıl geçti hala bu inşa devam ediyor sanırım en az 1 yıla daha ihtiyacımız var.

     Dünya değişiyor ve bu değişimin içinde gelişim de var tabi. toplum da gelişiyor.

Bu değişimin içinde eczacılar hangi nokta da olacak, mesleğin niteliksel ve bilimsel gelişimine katkıda  bulunabilecek miyiz. Eczacı ilaç ve sağlık danışmanı hüviyetine girebilecek mi?  İlaca yapılan tüm bu müdahalelerden sonra ne olacak? Gelecekte eczacılık ne şekilde olacak?

Eczacılar arasında en fazla konuşulan konu bu.

Tüm bunların tartışmasını panelistlere bırakıyorum ancak son yıllardaki gelişmelerle ilgili birkaç not düşmek istiyorum.

Çünkü gelecekle ilgili konuşmak için geçmişi iyi tespit etmek gerekiyor.

    Bizler ilacın ticari bir meta olmadığını söylüyoruz. Bizler pazarlamacı değiliz.

Eczacı sağlık mensubu kimliği ile ilaca yönelik her türlü bilgiyi hastaya sunar. bizim görevimiz sağlık danışmanlığıdır.

    Ancak son gelişmelerde ilacın ticari yönü hep ön planda.

Promosyonlar, etik erozyon, eşdeğer ilaç uygulamalarının geldiği nokta, rekabet kurumu müdahaleleri, sürekli kamu ile yapılan pazarlıklar, eczanelerimizde işin ekonomisine çok düşmemiz,   reklam vs………

    Bugün durum böyle iken eczacılıkta dün nasıldı?

    Eczacılığın  tarihsel sürecine baktığımızda;

    İlk dönemlerde eczacı ilacın tümden sahibi idi. Çünkü ilacı üreten kendisi idi. M. Rıfat Gülek eczanesinden torosların öte yanına Adana da yapılan ilaçlar gönderilirdi. Sargı bezleri tentürdiyot cephelere bu eczanelerden imal edilip gönderilirdi.

     Sanayi döneminde  İlacın tek sahibi, ilacı sanayici ile paylaşmaya başladı. Eczacı sanayinin gelişmesi ile birlikte aslında yer  tartışması başlamış oldu.

     Bilişim çağına gelindiğinde artık ilaç üzerindeki aktör sayısı çoğaldı. Üreticiler kendi aralarında rekabete başladı, dağıtım kanalları önemli bir etken oldu. Satın alıcı bilinçlendi. Sermaye ve finans kurumların sürekli ilgisinde bir sektör haline geldi. Yeni molekül bulma sayısı azalmasına rağmen ilaç firmaları evlilikleri arttı.    

     Dünya ilaç pazarı büyük çoğunlukla 10 firmanın elinde

Pazar payı paylaşımı anlamında Türkiye de durum çok farklı değil.

     Yerli İlaç sanayimizin çeşitli sıkıntılarına rağmen üretim anlamında ve yeni açılan fabrikalar anlamında geliştiğini söylemek gerekir. ilaç üretiminde ki başarıyı AR-GE de olmamasına rağmen  ilaç ihracatı umut vermektedir.

     İlaçta ciddi oranda ithalat artışı olmasına rağmen yerli ilaç sanayindeki gelişme dikkate değerdir. İthal ilaçtaki artış yürütülen ekonomik politikadan kaynaklıdır. İthalat cazip kılınmaktadır.

     2005 yılında küçük’te olsa ihracat artış oranı ithalatın üstündedir. Tabi ithalat-ihracat tutarları aralarındaki fark çok fazla olduğu da ayrı bir gerçektir.

    

 

    SSK ve yeşil kartın  serbest eczanelere açılması sadece eczane bazında değerlendirilmektedir, ancak en az eczane kadar ilaç sanayi ve dağıtım kanalları açısından çok önemli gelişme olmuştur.

İlaç SSK açısından bakıldığında sanayi ihale ye göre üretimden kurtulup üretim planı yapabilir hale gelmiştir.

Dağıtım kanalı yeni cirolarla karlılığını ve her şeyden önemlisi piyasa değerini çok arttırmıştır. Bunun en çarpıcı örneği Selçuk eczanın borsaya açılması.

    SSK ve yeşil kart serbest eczaneye açıldığında felaket tellallığı yapanların söylemleri boşa çıkmıştır. İlaç sarfiyatının 2 katına çıkacağı, sektörün ciddi ekonomik darboğaza  düşeceği beklentileri gerçekleşmemiştir.

Pazar kutu bazında % 42 artmış olmasına rağmen YTL bazında artış % 10 larda kalmıştır. SSK da karşılanan reçete 60 milyon adetten 90 milyon adete çıkmış durumda. Karşılanan  Reçete sayısındaki artış ülkemiz vatandaşının ilaca daha çok sayıda ulaştığının göstergesidir. buna  rağmen harcamaya bakıldığında  kamuya aynı yükü getirmediğini görülmüştür.

Ancak bu gelişmelerin yanında hala sıkıntılar ve sorunlar devam etmektedir.

    SSK ve YEŞİL KART için eczacı ve sanayici çeşitli fedakarlıklar yapmıştır.

Ancak bu denge terazisi eczacı aleyhine ciddi oranda haksızlığa neden olduğu da çok açıktır.

    Kamu ıskonto protokolü imzalandı. Eczacı sözünü tuttu. Zamanında ıskontosunu yaptı ama sanayi sözünü tutmadı.

    İlaç fiyatları indi. Firmalar karşılıyoruz dediler ama sadece ilk fiyat indiriminde karşılandı devamı gelmedi.

    Bunları uzun-uzun anlatmayacağım ama şunun bilinmesini istiyorum.

Sektörün arasındaki ilişkiler Antagonist değildir.

Aslında yaşanan gelişmeler Devlet- vatandaş-sanayi-dağıtım kanalı ve eczacı bazında bakıldığında kazan-kazan ilkesine çok uygun ancak Sektörün tüm bileşenlerini bu kadar etkilemesine rağmen bir uzlaşmanın olduğu söylenemez. Biz enerjimizi hep kendi içimize yöneltiyoruz hatta çoğunlukla olumsuzluklar üreterek..

    Neden bir uzlaşmanın yaratılamadığını da açıkçası anlamışta değilim.

    Sorunlar dinamik ve sürekli değişkenlik gösteriyor ama tüm bunların bir çözümü var. Ya biz çözeceğiz yada bize dikte edecekler.

    Önümüzde G. S. S. var, 2007 de yürürlüğü girecek bizleri nasıl etkileyecek bilmiyoruz.  açıkçası hükümet hazırlıyor ve bizden taleplerini sıralıyorlar.

bize de hep uygulamak kalıyor. Bu  his hepimizin  içinde var.

    İlacın politikasında aktörler arasında denge eskisi gibi değil.

    İlaç sanayinin, eczacılığın, bir çok konuda sorunlar var iken her seferinde hükümet, bir başka taleple geliyor karşımıza.        

   AB ile entegrasyon yasaları, ulusal ilaç kurumu, sağlık meslek örgütleri yasası, ilaçta reklam ve rekabet kurumu eczacılığa müdahalesi, her sözleşme döneminde ıskonto talepleri, yeni bir geri ödeme ilaç listesi ve OTC; Açıkçası bunlar nasıl karşımıza gelecek  bekliyoruz.

   Sektör olarak aslında biran önce bir konsensus oluşturmalıyız.

   Eczaneler- dağıtım kanalları ve ilaç sanayimizin birbirine ihtiyacı var.

   Bizler birbirimize geliştireceğiz.

   Tek başımıza yenilikleri yakalama şansımız yok.

   Ve Artık sürpriz uygulamalar son bulmalı,sektör gelecek programını yapacak güvenli ortamı bir an önce bulmalıdır.

 

   Değerli panelistlerimiz gelecek profili çizecekler

ancak ben şu an da yaşadığımız sıkıntılardan ;

Kurumlarım tek çatı altına toplanması ile birlikte Geri ödeme sorununun ortadan kalkmasını, özellikle mf gibi fiyat köpüklerinin beslediği etik dışı çalışmaların durdurulmasını, desteklediğimiz eşdeğer uygulamasının bilimsel kimlikten uzaklaşmaması, 6197 sayılı yasanın çağa ve dilediğimiz eczacılığa uygun yenilenmesini ve rekabet kurumunun odamızı denetlerken söylediği meslek örgütümüzün sabancının şirketinden farklı olmadığı düşüncesini değiştirmesini diliyorum. Çünkü biz kamu hizmeti veriyoruz.

 

   Ayrıca yeniliklere acık olmak, söylemle olmuyor. Hazırlıkta yapmak lazım.

   Panelistlerimizin gelecekte ilaç ve eczacılık üzerine vereceği fikirlerin bizlere geleceğe hazırlıkta katkısı olacağı inancımla hepsi birbirinden değerli panelistlerime çok teşekkür ediyorum

Ve  hepinize saygılar sunuyorum.

08.05.06 

Ecz. Burhanettin BULUT

ADANA ECZACI ODASI BAŞKANI


15 Mayıs 2006     Okunma Sayısı : 5678     Yazdır