2016 SGK İlaç Alım Protokolü ve Örgütsel Bütünlük Üzerine Düşündürdükleri…

Değerli Meslektaşlarım,

Hepimizin bildiği gibi 2012 yılında imzalanan ilaç alım protokolü sonrası 2013 yılında SGK ile ek protokol imzalanmış ardından ise 2014 ve 2015 yıllarında ek protokol veya protokol imzalanamamıştı. Dolayısıyla aradan geçen üç yıl içerisinde eczane ekonomilerinde yaşanan daralmanın her gün biraz daha derinleşmesi ve buna paralel SGK Protokolünden kaynaklı yaşanan sıkıntıların artması eczacılarımızda SGK Protokolünden kazanım beklentisini arttırmıştır. Bir yanıyla ekonomik olarak beklentiler artarken diğer taraftan yıllardır yaşanan hak kayıpları ve buna karşı gerekli direncin gösterilemeyişi, eczacıların beklentilerine rağmen umutlarının azalmasına neden olmuştu.

İşte böylesi bir süreçte başlayan 2016 ilaç alım protokolü çalışmaları Türk Eczacıları Birliği 40. Dönem Büyük Kongresi ile kısa bir süre dursa da sonrasında oluşan 40. Dönem Merkez Heyeti ile birlikte tekrar hız kazanmış ve nihayetinde 05.04.2016 tarihinde Türk Eczacıları Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında 2016 SGK İlaç Alım Protokolü imzalanarak tamamlanmıştır.

İmzalanan bu protokolü ekonomik kazanımlarının veya idari ve cezai maddelerde yapılan değişikliklerinin yeterli olup olmaması yönüyle değerlendirerek, başarı ya da başarısızlık adına birçok yorumu da ardı ardına yapabiliriz.

Fakat sağlıklı olanı ise protokolün hangi koşullarda imzalandığından yola çıkarak içeriğini, eczacılarımızın ekonomik kazanımlarını ve yaşanan mağduriyetleri ortadan kaldırıp kaldırmadığını tartışarak,  buradan çıkartılacak sonuçlar ile önümüzdeki protokol revizyonlarında veya protokol görüşmelerinde bizlere yol gösterici olması adına bu verileri doğru kullanmak olacaktır.

Genel hatlarıyla değerlendirildiğinde ise  2016 SGK ilaç alım protokolü özellikle düşük cirolu eczanelerimizi rahatlatacak maddeleri içerisinde barındırırken, yıllardır eczacılarımıza ciddi sıkıntılar yaşatan ceza maddelerinde yapılan yeni düzenlemeler ile bir normalleşme sağlanmıştır. Tüm bunların yanında eksik kalan ve revizyonlarda tamamlanması gereken bazı maddelerin ihmal edilmeden en kısa sürede çalışmaları başlatılarak hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Belki bugün protokolün içeriğinden daha fazla tartışılması gereken tüm bu süreçler yaşanırken Türk Eczacıları Birliği, Eczacı Odaları ve Eczacılar olarak protokol imzalanmadan önce ki son birkaç gün içerisindeki sergilediğimiz tutum ve davranışlar ile hep birlikte oluşturduğumuz örgütsel görüntümüzdür.

Bugün yapılan tartışmaların hemen hepsi reçete başı hizmet bedeli ne kadar artmış, kim ne kadar ıskonto yapacak, neden düşük cirolu eczanelere daha çok katkı sağlanmış, yüksek cirolu eczaneler mağdur olmuş,  şu madde eksik olmuş, bu madde fazla olmuş gibi şekilsel çerçeve ile sınırlı kalıyor.

Hatta dışarıdan bakıldığında güçlü görülen örgütsel yapımızın, bu süreçte taşıyıcı kolonlarının ciddi anlamda hasar aldığı göz ardı edilerek örgütsel bütünsellikten bahsediliyor. Hiç kimse kusuruma bakmasın ama protokol sürecinde örgütsel bütünlüğümüzün tam olarak sağlanması bir yana örgütsel bütünlüğümüzü bozacak söylem ve tavırları gördük ve hep birlikte yaşadık. 

Daha iyi anlaşılması adına birçoğumuzun yakından takip ettiği 30-31 Mart 2016 tarihlerine dair bilinmeyen küçük ama çok önemli bazı detayları kısaca paylaşmam gerekiyor.

Hepinizin hatırlayacağı gibi Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türk Eczacıları Birliği ile yürütülen protokol görüşmeleri devam ederken 17 Mart 2016 tarihinde SGK Medula Ekranı mesajı ile tüm eczacılarımızın hasılat girişlerini yapmasını istemiş ve hemen ertesi günü Türk Eczacıları Birliği yaptığı duyuru ile protokol görüşmelerinin devam ettiğini ve bu süreç içerisinde Türk Eczacıları Birliği tarafından yeni bir duyuru yapılana kadar hasılat bilgilerinin SGK Medula Eczane sistemine giriş işlemlerinin yapılmamasını içeren bir duyuru yaparak görüşmeler sırasında yaşanabilecek bir krize karşın örgütsel bütünlüğü sağlamaya yönelik bir adım attı. Eczacı odalarımızın bir kısmı aynı gün, bir kısmı da bir kaç gün içerisinde bu duyuruyu eczacıları ile paylaştılar.

Herşey normal seyrinde giderken özellikle 30 Mart’ta başlayan ve 31 Mart’ta ekonomik taleplerimiz ile ilgili SGK ile anlaşılarak imzaların atıldığı ana kadar yaşanan iki günlük süreç gerçekten düşündürücü sonuçları içinde barındırıyor.

30 Mart 2016 mesai bitimine kadar eczacılarımız tarafından yaklaşık 2 bin beş yüz-3 bin olan hasılat girişinin 31 Mart mesai bitiminde yaklaşık 7 bin ilerleyen saatlerde ise 9-10 bin civarına ulaşması sizce de çok düşündürücü değil mi?

Türk Eczacıları Birliği ısrarla hasılatların girilmemesi yönünde ki duyurusu ile 25 bin eczacıyı ilgilendiren hayati bir konuda görüşme masasında güçlü kalmaya ve bu güç ile de taleplerini kabul ettirmeye çalışmıştır.

Fakat hasılat girişleri ile ilgili yaşanan suni kaosu, Türk Eczacıları Birliği’nin hasılat girişleri ile ilgili talebinin Eczacı Odalarımız tarafından ilerleyen süreçte farklı veya çelişkili duyuruları veya duyurmamaları şeklinde yansımaları ve bunun sonucu olarak hasılat bilgilerinin Türk Eczacıları Birliği’nin isteğinin tersine bilerek ya da bilmeyerek uygulamayan 9-10 bin meslektaşımız…

Sosyal Güvenlik Kurumunun 9-10 bin eczacının hasılat girişi sonrası Türk Eczacıları Birliği’nin taleplerini kabul etmeyerek tıpkı daha önce Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un dediğinin benzeri bir söylemle ‘Bize 9-10 bin eczane yeter’ deseydi, bugün sanırım farklı şeyleri tartışıyor olacaktık.

Sonuç olarak yaşanan süreç sonunda, örgütsel bütünlük adına sergilediğimiz çelişkili görüntümüz ile birlikte, eksiğiyle fazlasıyla, tamamlanması gereken revizyon maddeleriyle SGK 2016 İlaç Alım Protokolü imzalanmış oldu.

Burada asıl dikkat çekmek istediğim, başta Türk Eczacıları Birliği olmak üzere, Eczacı Odaları ve Eczacılar olarak hep birlikte bir sınavdan geçtik. Bu gün için olmasa bile yarın için geçtiğimiz bu sınavın sonuçları ve bu sonuçlardan çıkartılacak dersler ciddi anlam ifade ediyor.

Çünkü bizler, SGK protokol sürecinin sonuç değil, bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Artık hedefimizin ilaç fiyat kararnamesinde eczacı kar oranlarını arttırabilecek düzenlemelerin yapılmasına ve meslek hakkı uygulamasına yönelik çalışmalar olması gerektiğini düşünüyoruz.

Tabii ki bunlar için emek harcarken ısı ve nemölçerler ile ilgili bir yıllık öteleme ile kazanılan sürede bu uygulamanın iptali ve Tarım İl Müdürlükleri ile yaşanan işletme ruhsat sorununun giderilmesi ile son dönem birçok eczacımızın canını yakan eczane çalışma saatleri ile ilgili standart bir çalışma düzeninin oluşturulması için de çalışmaların yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Tüm bunları yapabilecek iradeyi ortaya koyabilmemiz adına ise öncelikle örgüt yöneticileri ve eczacılar olarak 9-10 bin meslektaşımızın neden hasılat girişi yaptığını, buradaki eksik ve hatalarımızı değerlendirerek,  samimiyet çerçevesinde sonuçlar çıkarmalıyız. Buradan çıkan sonuçlar gerçekten samimi ve içten olursa yol alma şansımızın olacağını ve örgütsel bütünlükten bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte iktidar ya da muhalefet birilerinin sürekli öteki kaldığı bir örgütte örgütlülükten,  örgütlü mücadeleden ve dayanışmadan bahsetmek pek mümkün olmayacaktır.

Hayata ve mesleğe bakışımızda farklılıklar olabilir, seçimlerde farklı yerlerde de bulunabiliriz. Yanlış yapıldığını düşündüğümüzde tabii ki doğruların yapılması adına birbirimizi eleştirerek katkı sunacağız. Ama bunları kırmadan dökmeden birbirimize ve hepsinden önemlisi mesleğimize zarar vermeden yapacağız. Önümüzdeki süreci mesleğimiz için iktidarı ve muhalefeti ile hep birlikte emek harcamamız gereken günler olarak değerlendiriyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle Adana Eczacı Odası Yönetim Kurulu olarak bizler Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti tarafından Protokol Komisyonu’na dahil edildiğimiz ilk günden itibaren eczacılarımız için iyi bir protokol imzalanabilmesi için elimizden gelen tüm gayreti ortaya koyarak çaba harcadık. Bundan önce olduğu gibi bundan sonrada mesleğimiz ve meslektaşlarımız adına üzerimize düşen görevler olduğunda yine görevden kaçmayacağımızın ve taşın altına elimizi koymaktan çekinmeyeceğimizin bilinmesini istiyor ve bu vesile ile  2016 SGK İlaç Alım Protokolü’nde emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Ecz. Ersun ÖZKAN

Başkan

 

 

 

 

 

 

 


11 Nisan 2016     Okunma Sayısı : 6074     Yazdır